
YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ | 07.07.2017 | 2017/8155 E. | 2017/16633 K.
MAHKEMESİ : İŞ MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TESPİT
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI:
Davacı vekili, davacının davalının … Tersane Komutanlığı işyerinde 1996 yılında işe girdiğini ve halen Silah Sistemleri Bakım ve Onarımı görevi ile Silah Grubunda çalıştığını; Harb-İş Sendikası üyesi olduğunu, çalıştığı birimde hiyerarşik olarak en üst yetkili Grup Müdürü Yarbay …, Fabrika Müdürü Yüzbaşı …, Astsubay … ve postabaşının bulunduğunu, işveren yetkililerinin uzun zamandan beri davacı ve diğer çalışanlara yönelik sistemli bir şekilde yıldırma bezdirme, psikoloji bozma yöntemlerinin değişik şekillerde yapıldığını, müvekkilinin görevini zamanında ve gereği gibi yerine getirmesine rağmen görevlerini yapmadığı, işe yaramadığı, yaptığı işin hayrı yokmuş gibi olumsuz davranışlara maruz kaldığını, davacının doktora gitme talebinin, umursanmadığını, vizite kağıdı verilmemesi için tüm geciktirme olanaklarının kullanıldığını, ıslak bezle elektrik panolarının silinmesi gibi can güvenliğini tehlikeye düşürecek işlerin yapılmasının istendiğini, amirleri tarafından görevi olmayan işlerde çalışmaya zorlandığını, iki kişinin yapabileceği işlere davacının tek başına gönderildiğini, işyerinde kurban kesimi ve işyerine kesilen para cezalarına katılım payı vermekle zorlandığını,teknik personel olmasına rağmen, uzmanlık alanına girmeyen işler verildiğini, amiri tarafından hiç onarımını yapmadığı Bofors Uçaksavar Topunun asansörünü onarım için görevlendirilip, başarısız olmasının sağlanmaya çalışıldığını, davacının tüm fillerinin amirleri tarafından gözetim altında tutulduğunu, davacının tüm bu davranışlar sonrasında kendisini değersiz hissetmeye başladığını, ani ve nedensiz olarak sinirlenir hale geldiğini, içine kapandığını, dikkatini toplayamaz olduğunu bu sebeple davalı tarafından uygulanmakta olan mobbingin önlenmesi ve manevi tazminatın davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, zamanaşımı def’inde bulunduklarını, 211 sayılı İç Hizmet Kanunun “Silahlı Kuvvetlerde Çalışan Sivil Personel” başlıklı 115 maddesinin b bendi gereğince “bütün sivil personelin, emrinde çalıştıkları askeri amirlere karşı ast durumunda olduğunu ve bu kanunun 14. maddesinin asta tahmil ettiği vazifeleri aynen yapmaya mecbur olduğunu, hilafına hareket edenlerin askerlerin tabi olduğu cezai müeyyideler tabi olduğunu, 2010-2012 yılları arasında fabrika genelinde ortalama 300-500 saatin boşta geçen süre olarak değerlendirildiğini, davacının 3 yıllık ortalamada boşta geçen süresinin 450 saat olduğunu, fabrikada görevli işçilere verilen işlerin kaç kişi tarafından yapılabileceği, nasıl ve ne şekilde yapılacağının tespit ve tayini ile gerektiğinde hukuki sorumluluğunun üstlenilmesinin, işverenin yönetim hakkı kapsamında olduğunu, davacının vizite kağıdı almasının engellenmediğini, işyeri hekiminin sürekli çalışan grubuna göre belirlendiğini, 08.00 ile 10.00 saatleri arasında işçilerin muayene edildiğini, acil durumlarda her zaman muayene ve sevk işlemlerinin yapıldığını, yeni fabrikanın açılmasını müteakip fabrikada … ve … tarafından kurban kesilmesi fikrinin ortaya atıldığını, gönüllülük esasına dayalı olarak birlik ve beraberliğin arttırılması amacıyla isteyenlerin katkı koyduklarını, zorlama olmadığını, davacının silmesinin istendiği elektrik panosunun korumalı olduğunu, silinmesi istenilen panonun dış kısmı olduğunu, kaldı ki elektrik panolarının içi ve dışı herhangi bir kaçak olması halinde kaçak akım röleleri ve topraklama sistemi bulunduğunu, mobbingin oluşabilmesi için gerekli olan sistematik olarak uygulanan her türlü kötü muamele, tehdit, aşağılama ve benzeri hareketin mevcut durum için söz konusu olmadığını, talep edilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davacı ve davalı tanıklarının ifadeleri birlikte değerlendirildiğinde, davalı işyerinde işlerde aksama olması durumunda amirleri tarafından kötü muamele gördükleri, işyerinde çalışanlara asli işlerinin yanında temizlik işleri yaptırıldığı,temizlik işlerinde zorlandıkları,görevlerini yerine getirmelerine rağmen amirlerinin memnun olmadığı, viziteye çıkma konusunda güçlük yaratıldığı, davacı ve iş arkadaşlarının ödemek zorunda olmadıkları paraların toplanmaya çalışıldığı, katılmayanların baskıya maruz kaldıkları, işverenin bu davranışları sözleşmeye aykırılık oluşturduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Taraflar arasında davalı işveren vekilince davacıya mobbing uygulanıp uygulanmadığı ve davacının kişilik haklarına saldırı olup olmadığı hususu tartışmalıdır.
Mobbingin meydana gelebilmesi için bir işçinin hedef alınarak, uzun bir süre ve belli aralıklarla sistematik biçimde tekrarlanan, mağdurun karşı koymasına rağmen yapılan aşağılayıcı, küçük düşürücü ve psikolojik olarak acı veren, işteki performansı engelleyen veyahut olumsuz bir çalışma ortamına sebep olan tehdit, şiddet, aşağılama, hakaret, ayrımcılık, ağır eleştiri, taciz ve çalışma şartlarını ağırlaştırma gibi eylem, tutum ve davranışların uygulanması gerekir. Uluslararası Çalışma Örgütü’ne göre de mobbing; “bir veya bir grup işçiyi sabote etmek için yapılan, zalimce, kötü niyetli, intikamcı, aşağılayıcı ve eleştirici tavırlarla kendini gösteren davranış biçimi” şeklinde tanımlanmaktadır.
Mobbingde, hedef alınan kişinin şerefine, kişiliğine, karakterine, inancına, değerlerine, yeteneklerine, tecrübelerine, birikimlerine, düşüncelerine, etnik kökenine, yaşam biçimine, kültür ve benzeri yönlerine topluca bir saldırı sözkonusudur. Bu saldırı, dedikodu ve söylenti çıkarma, iftira atma, toplum önünde küçük düşürme, hafife alma, karalama, kötüleme ve yok sayma gibi kişiyi zihinsel, ruhsal, fiziksel ve bedensel olarak etkileyebilecek eylemlerle yapılmaktadır.
Davacı işçi silahçı olarak davalı işyerinde çalışmaktadır. Davacı davalı kurum yetkilileri tarafından görevlerini yerine getirmesine rağmen sanki hiç görev yapmıyormuş gibi olumsuz davranışlara maruz kaldığını,vizite kağıdı verilmeyerek doktora gitme talebinin umursanmadığını, can güvenliğini tehlikeye sokacak türden işler yapmasının istendiğini, görevi olmayan işler yaptırıldığını,iş arkadaşları ile iletişiminin engellenmeye çalışıldığını, bu nedenlerle mobbinge uğradığını ileri sürerek manevi tazminat talep etmiştir. Davalılar davacının mobbinge uğradığına ilişkin iddiaların gerçeği yansıtmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur. Mahkemece dinlenen tanık beyanlarına dayanılarak işverenin davranışlarının sözleşmeye aykırılık oluşturduğu gerekçesi ile davanın kabulü ile davacı lehine manevi tazminata hükmedilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, davacının sistemli olarak psikolojik tacize uğradığı ve kişilik haklarının ihlal edildiğinin somut ve inandırıcı delillerle ortaya konmadığı, mobbingin yukarıda açıklanan unsurlarının bulunmadığı, bu nedenle davacının kişisel haklarının saldırıya uğradığının ispatlanmadığı gözetilerek manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi bozma nedenidir.
SONUÇ:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının isteği halinde ilgiliye iadesine, 01.06.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.